Antalya, Türkiye'nin güney sahilinde yer alan bir turizm cenneti olarak bilinse de, son günlerde yaşanan dolu felaketi bu güzel kenti felç etti. Sadece 45 dakikalık bir zaman diliminde yaşanan bu doğa olayı, mahalle sakinlerinin ve çiftçilerin hayatını derinden etkiledi. Bu durum, birçok çiftçinin ekinlerinin yok olmasına sebep olurken, aynı zamanda yerel ekonomiyi de tehdit eden bir tablo oluşturdu. Antalya'nın yeşil örtüsü, bu beklenmedik felaketle bir anda kararmış durumda. Çiftçiler, tarlalarda kalan hasatlarını toplamak ve gelecekteki ekim sezonları için tedbirler almak için çırpınıyor. İşte bu şaşırtıcı dolu yağışına dair detaylar.
Antalya'nın önemli tarım alanlarından biri olan Serik’te, geçen hafta gerçekleşen dolu yağışı, birçok çiftçiyi perişan etti. Dolu, özellikle narenciye ağaçlarına ve sebze bahçelerine büyük zararlar verdi. Fırtına sonrası ilk değerlendirme raporlarına göre, yaklaşık 5.000 dekar tarım alanı yok olmadı ama ciddi hasar aldı. Çiftçiler, ekinlerini korumak için yıllardır harcadıkları emeklerin bir anda yerle bir olduğunu eş zamanlı gözyaşlarıyla anlattı. Bu süreçten payını alan çiftçiler, 'Ekinlerimiz yok oldu, geçim kaynağımızı kaybettik' diyerek durumu özetliyor.
Özellikle meyve bahçeleri, dolu tanelerinin ağır yükü altında büyük hasar gördü. Zamanında yapılan sulama ve bakım işlemleri, dolunun zeminle buluştuğu anda hiçbir anlam ifade etmedi. Çiftçiler, dolunun en az 8–10 cm büyüklüğünde tanelerle geldiğini, bu durumun meyve ağaçlarının yapraklarını parçaladığını vurguladı. Bahçelerde hasar gören meyveler ise tamamen kullanılmaz hale geldi. Çiftçi Ahmet Yılmaz, '10 yıllık birikimim gitti. Bunu nasıl telafi edebilirim, bilemiyorum' ifadelerini kullanarak duygularını dile getirdi.
Antalya'daki dolu felaketi sonrasında devlet yetkilileri, çiftçilere yardımcı olabilmek için hemen harekete geçti. Tarım ve Orman Bakanlığı, bölgeye yönelik zarar tespit çalışmaları başlattı ve çiftçilere maddi destek sağlamayı vaad etti. Uzmanlar, doğal afetlerin tarım sektörü üzerindeki etkilerini minimize etmek için her zaman hazırlıklı olunması gerektiğini belirtiyor. Çiftçiler ise yaşanan felaketin ardından verim kaybını telafi edebilmeleri için devletten gelecek desteklerin bir an önce sonuçlanmasını umuyor.
Çiftçiler, dolu gibi doğal afetlerin yaşanmaması adına bilinçlendirme eğitimlerine ihtiyaç duyduklarını ifade ederek, 'Tarım sigortası yaptırmaya yönelik daha fazla bilgilendirme yapılmalı. Bizler, bu tür felaketlerle daha iyi mücadele edebilmek için farklı yöntemler öğrenmeliyiz' dediler. Tarım organizasyonları ve ziraat odaları, çiftçilerin yaşadığı bu zorlu sürecin üstesinden gelmeleri için çeşitli projeler geliştirmeyi planladıklarını açıkladı.
Son dönemde yaşanan iklim değişiklikleri, meteorolojik olayların sıklığını artırıyor. Çiftçiler, bu tür durumlarla daha sık karşılaşma olasılığının yüksek olduğunu düşünüyorlar. O yüzden, tarımsal ürünlerin korunması ve çiftçilerin desteklenmesi adına hızlı adımlar atmanın önemine dikkat çekiyorlar. Antalya'da yaşanan dolu felaketi, tarım politikalarının gözden geçirilmesi gerektiğini de bir kez daha gözler önüne serdi.
Özetle, Antalya'da yaşanan dolu felaketi, hem çiftçiler hem de şehir için son derece büyük bir darbe oldu. Çiftçiler, destek ve dayanışma beklerken, tarım alanlarının yeniden canlanması için gerekli adımların atılmasını umuyor. Gözyaşlarıyla dile getirilen bu gerçek, tarım sektörünün dinamiklerini ve zorluklarını bir kez daha ortaya koydu. Gelecekte bu tür felaketlerin önlenebilmesi için herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor. Antalya'nın bu güzel yeşil alanlarının tekrar canlanması, yalnızca çiftçilerin değil, tüm toplumun ortak sorumluluğu haline gelmeli.