Son yıllarda küresel ekonominin en büyük tartışma konularından biri, Çin ve ABD arasındaki ticaret savaşları ve bunun dünya üzerindeki etkileridir. Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın döneminde, iki ülke arasında gümrük tarifeleri ve ticaret engelleriyle dolu bir süreç yaşandı. Ancak, bu olumsuzluklara rağmen, Çin ekonomisi 2023 yılı itibarıyla kayda değer bir büyüme gösterdi. Peki, Çin’in bu başarısının ardındaki sebepler neler? Ekonomik veriler neyi işaret ediyor? İşte detaylar.
2023 yılı itibarıyla Çin ekonomisi, %5,5 civarında bir büyüme oranı ile dikkat çekiyor. Bu oran, ülkedeki sanayi üretimi, iç talep ve dış ticaret dengesi ile doğrudan bağlantılı. Özellikle, iç tüketimdeki artış, Çin hükümetinin uyguladığı teşvik politikaları ve pandemic sonrası toparlanma ile destekleniyor. 2020’deki COVID-19 salgınından sonra, Çin, hızlı bir şekilde ekonomik faaliyetlerine dönüş yapmış ve bu süreçte çeşitli sektörlerde büyüme rakamlarına ulaşılmıştır.
Bununla birlikte, teknoloji alanındaki yenilikler ve dijital dönüşüm, ekonomik büyümeyi hızlandıran diğer önemli faktörler arasında yer almakta. Elektrikli araçlar, yapay zeka ve diğer ileri teknolojilerdeki gelişmeler, Çin’in uluslararası arenada rekabet gücünü artırdı. Ayrıca, hükümetin yeşil enerjiye yaptığı yatırımlar da, hem ekonomik büyümeyi destekleyen hem de çevre koruma hedeflerine katkı sağlayan unsurlar arasında öne çıkıyor.
Çin’in büyüme oranına rağmen, ABD ile olan ticaret ilişkileri hala oldukça gergin. Trump dönemi, Türkiye gibi birçok ülkeyi de etkileyen ticaret savaşlarının başlangıcı olmuştu. Gümrük tarifelerinin artırılması ve bazı sektörlerdeki kısıtlamalar, Çin’in dış ticaret dengesini olumsuz yönde etkileyebilirdi. Ancak, Çin, Asya-Pasifik bölgesindeki başka ülkelerle ticaret ilişkilerini güçlendirerek bu durumu aşmayı başardı. Özellikle, Güneydoğu Asya ülkeleri ile yapılan ticaret anlaşmaları, Çin’in dış ticaretini çeşitlendirmesine olanak tanıdı.
Ayrıca, Avrupa Birliği ile yapılan ekonomik iş birlikleri ve serbest ticaret anlaşmaları, Çin’in uluslararası pazarlardaki varlığını artırdı. Trump yönetiminin ticaret politikalarına karşı koymak adına, Çin'in izlediği bu strateji, ekonominin sürdürülebilirliğini sağlamak açısından büyük önem taşıyor. Bu durum, yalnızca Çin ekonomisini değil, aynı zamanda dünya genelindeki ekonomik dengeleri de etkileyen bir faktör haline geldi.
Özetlemek gerekirse, Çin ekonomisi, Trump’ın tehdit ve kısıtlamalarına rağmen, büyüme göstermeyi başararak, uluslararası arenada önemli bir güç olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. Hem iç pazarda sağlanan istikrar hem de dış ticaretteki başarılı stratejiler, bu büyümenin temel sebepleri olarak öne çıkıyor. İlerleyen günlerde, Çin’in ekonomik büyümesini sürdürebilmesi için alacağı önlemler ve yürütülecek politikalar, hem yerel hem de uluslararası düzeyde dikkatle takip edilecektir.