İstanbul'un sessiz bir mahallesinde gerçekleşen trajik bir olay, toplumda derin bir üzüntü ve şok etkisi yarattı. İki çocuk annesi 35 yaşındaki Aylin Y., evinde eşi tarafından silahla öldürüldü. Olay, pek çok kişinin aklında sorular bıraktı ve aile içi şiddet konusunun bir kez daha gündeme gelmesine sebep oldu. Aylin Y.’nin ailesi, yaşanan bu üzücü olayın ardında yatan sebepleri ve ihmal edilen uyarıları anlatırken, akıllarda 'Sosyal medya ve aile içi şiddet arasındaki bağlantı nedir?' sorusu da oluştu. Bu durum, sadece bir cinayet değil, aynı zamanda keskin bir sosyolojik meseledir.
Olay, geçen cumartesi akşamı saat 20.00 sularında gerçekleşti. Aylin Y.'nin komşuları, evde yüksek sesler duymaya başladı ve kısa bir süre sonra silah sesi işittiler. İlk olarak, komşuları durumu fark ederek 112 Acil Servis’i aradı. Olay yerine gelen sağlık ekipleri, Aylin Y.'yi ağır yaralı buldu; fakat yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Olayla ilgili inceleme başlatan polis, Aylin Y.’nin eşi A.B.’yi kısa sürede gözaltına aldı. A.B.'nin ifadesi, olayın arka planındaki tartışmanın nasıl bir noktaya geldiği konusunda önemli ipuçları sundu.
Aylin’in yakınları, cinayet öncesi aile içindeki gerginlikleri ve şiddeti sık sık dile getirdiklerini belirtti. Komşuları, birkaç kez Aylin'in evinden silah sesleri geldiğini ifade ederken, bazı komşularının ise durumu yetkililere bildirmeyi düşündükleri ancak cesaret edemedikleri öğrenildi. Dava sürecinin başlamasıyla aile içi şiddeti önleme çabalarının ne derece etkili olduğu bir kez daha sorgulanmaya başlandı. Gerekli önlemlerin alınmadığı, sorunların göz ardı edildiği vurgusu yapıldı.
İstanbul'da gerçekleşen bu olay, sadece bir cinayet değil, aile içindeki şiddetin ve eşler arası ilişkinin trajik bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Aile içi şiddet, maalesef ki birçok ailede gizli bir tehdit olarak devam ediyor. Gerek toplumsal normlar gerekse kadınların yaşadığı ekonomik bağımlılık, bu tür olayların artmasına zemin hazırlıyor. Toplumda cesur kadınların seslerini duyurabilmesi için gereken değişimlerin sağlanması gerekiyor. Bu yazımızda, aile içi şiddetin çeşitleri, toplumun bilinçlendirilmesi ve önleyici tedbirler hakkında bilinç oluşturmaya çalışacağız.
Aylin Y. gibi birçok kadın, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalmakta; bazıları ise hayatını kaybetmektedir. Kendilerini bu durumdan kurtaramayan kadınlar, genellikle sokakta veya sosyal medya platformlarında yardım arayışına çıkıyor. Ancak bu tür destek arayışları, çoğu zaman yeterli olmuyor; çünkü toplumda şiddete uğrayan kadınların bir 'kurban' olarak kabul edilmesi yerine, yüksek sesle eleştirilmesine yol açan bir yanlış algı hakim. Bu da kadına yönelik şiddetin önlenmesi açısından önemli bir engel teşkil ediyor. Kadınları desteklemek ve toplumsal algıyı değiştirmek için, aile içindeki besleyici çevrelerin güçlendirilmesi gerektiği gerçeği bir kez daha ortaya çıkıyor.
Bu trajik olay, yalnızca bir bireyin değil, tüm toplumun sorunu olarak değerlendirilmelidir. Aile içi şiddet, bireyleri ve aileleri derin yaralar açmakta; bazen de ölümle sonuçlanmakta. Olay sonrasında, İstanbul Emniyeti, bu tür suçların önlenmesi için birçok yeni önlem almayı düşündüğünü açıkladı. Ancak, bu önlemlerin ne derece faydalı olacağı ve hayata geçirilme süresi büyük bir merak konusu. Aylin Y.'nin kaybı, bizlere toplumsal duyarlılığın artırılması gerektiğini hatırlatıyor. Unutmamalıyız ki, her bir ses, bu tür olayların önlenmesine yönelik önemli bir adım olacaktır.
Olay, sosyal medya üzerinden paylaşılan mesajlarla birlikte, kadın cinayetlerine karşı tepkilerin artmasına da yol açtı. ‘#AylinY için adalet’ etiketleriyle açılan kampanyalar, dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Ülkedeki kadın cinayetleri nedeniyle çeşitli sivil toplum kuruluşları ve bireyler, bu tür durumlardan ders çıkarılmasını ve şiddete karşı daha etkin tedbirlerin alınmasını talep etti. Aylin Y'nin anısına yapılan bu sosyal medya kampanyaları, diğer kadınlara da ilham vermekte ve onları seslerini yükseltmeye teşvik etmektedir.
Sonuç olarak, iki çocuk annesi Aylin Y.’nin trajik ölümü, aile içindeki şiddetin ciddiyetini bir kez daha gözler önüne serdi. Toplum olarak üstümüze düşen sorumluluklar var; bunun için Eğitim, sosyal hizmetler ve toplumsal bilinçlenmenin artırılması gerekiyor. Aylin gibi kadınların hayatta kalabilmesi, ancak toplumun şuuru ve sağduyusuyla mümkün olacaktır.