Son günlerde Orta Doğu'daki jeopolitik gerginlikler artarken, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Keçeli, İsrail'in Suriye'deki hava saldırılarına derhal son vermesi gerektiğini söyledi. Keçeli'nin bu açıklaması, Suriye hükümetinin devam eden iç savaşının ve uluslararası tutumların daha da karmaşık hale gelmesinin ardından geldi. İsrail'in gerçekleştirdiği hava saldırıları, yalnızca Suriye'nin egemenliği üzerinde bir tehdit oluşturmakla kalmıyor, aynı zamanda bölgedeki istikrarı da sarsıyor.
Keçeli, yaptığı açıklamada, "Suriye üzerindeki hava saldırıları, uluslararası hukukun ihlali anlamına geliyor ve bölgedeki gerilimi artırıyor. Uluslararası toplum, bu tür saldırılara sessiz kalmamalıdır," diyerek diğer ülkeleri de bu konuda harekete geçmeye teşvik etti. Suriye toprakları üzerinde yaşanan bu tür askeri müdahaleler, yalnızca Suriye'nin değil, Orta Doğu'nun genelindeki dengeyi tehdit ediyor. Yıllardır süren savaşta, her gün onlarca insan hayatını kaybetmekte ve ülkede karşılaşılan insani kriz derinleşmektedir. Keçeli, Suriye’de barışın tesisi için gerekli adımların atılması gerektiğini ifade etti ve bu bağlamda, İsrail'in fiili müdahalesinin acilen sona erdirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
İsrail, Suriye topraklarında özellikle İran'ın varlığına karşı bir dizi hava bombardımanı gerçekleştirmekte. Bu bombardımanlar, Suriye yönetimi tarafından terörist gruplarla iş birliği yaptığı iddia edilen varlıklara yöneliyor. Ancak bu hava saldırıları, sivil halk arasında büyük kayıplara neden olmakta ve insani krizi derinleştirmektedir. Keçeli, "Sivil kayıpların tüm taraflarda bir utanç kaynağıdır. Bu tür askeri operasyonlar, yalnızca askeri hedefleri değil, masum insanları da etkiliyor ve bu durum kabul edilemez," diyerek yaşananları eleştirdi.
Orta Doğu'daki askeri gerilimin bir diğer boyutu da, bölgedeki diğer aktörlerin tutumlarıyla bağlantılıdır. Suriye iç savaşının başladığı 2011 yılından bu yana, pek çok ülke bu çatışmaya müdahil oldu ve her biri kendi stratejilerini geliştirdi. Ancak bu karmaşanın içinde, uluslararası toplumun insan odaklı bir yaklaşım benimsemesi gerektiği vurgusu giderek önem kazanmaktadır. Keçeli, Kuzey Suriye'de de benzer bir durumun mevcut olduğunu belirterek, "Bu tür saldırılar sadece Suriye'nin sınırlarıyla sınırlı kalmıyor, çevre ülkeleri de etkiliyor ve Orta Doğu'da kalıcı bir çözüm bulmayı zorlaştırıyor," şeklinde konuştu.
Türkiye'nin de taraf olduğu bu sorunlar, bölgesel istikrarı tehdit eden faktörler arasında yer alıyor. Ülke, sadece kendi sınır güvenliğini değil, aynı zamanda komşu ülkelerdeki istikrarı da koruma sorumluluğuna sahip. Keçeli, Türkiye'nin bu konuda yapıcı bir rol üstlendiğini ve barış için çalışmaya devam edeceğini ifade etti. Aynı zamanda, uluslararası iş birliğinin ve dayanışmanın önemine vurgu yaptı. "Unutulmamalıdır ki, barış, dayanışma ve saygıya dayanan bir ortamda mümkün olacaktır," dedi.
Bölgedeki siyasi ve askeri yükümlülüklerin yanı sıra, insani boyutun da göz ardı edilmemesi gerektiğini belirten Keçeli, "Her gün yaşanan kayıplar, bizlere insani değerlerimizi hatırlatıyor. Kriz, sadece bir ülkenin değil, tüm dünyanın sorunu. Tüm aktörler, barışın sağlanması için sorumluluk almalı," şeklinde çağrıda bulundu.
Sonuç olarak, Hakan Keçeli'nin bu kritik açıklaması, uluslararası toplumun dikkatini çekmiş durumda. Suriye’deki insani durumun ne denli acil bir konu olduğu, gerek insani yardımlar, gerekse de barış süreçlerinin hızlandırılması için iş birliğinin gerekliliği bir kez daha gün yüzüne çıktı. Keçeli'nin söylemleri, Orta Doğu'daki tüm siyasilerin ve uluslararası kuruluşların bu duruma el atması gerektiğini ortaya koyuyor. Şimdi gözler, İsrail’in ve diğer uluslararası aktörlerin alacağı kararlarda. Keçeli'nin çağrısının ne derece dikkate alınacağı, bölgedeki istikrara çok şey katabilir.